Bir saniyede hayat

Doğarken başlar yaşam adı verilen savaşın . Kimse tahmin edemez kaç nefes alacağını,  bilemezde zaten . Nefes kavramını ne kadar da çok kullanıyoruz değil mi ? Anlamını bilemeden . Sonunda yine ölüm korkusu olmayacakmış gibi ? Sahiden ecel diye bir kavram var ne kadar takılmasada insanlar arasında unutuyor bazıları sanki ebedi kalacaklarmış gibi bide üstüne yaptığı hataları kadere yormaları yok mu ? Tamda bu noktada işin içinden çıkamıyorya insan sevdiği herkesin bir gün gidebileceğini unutup , bir saniye sonrasına garanti vermeden yıllar sonrasına ümit bağlamaya çalışır. Ancak düşünme yetisini kaybeden insanlar farkında değillerdir ki ölümlerinin bir saniye sonra olabileceğine. Işte tam bu noktaya gelince başlar klasik cümleler ;
Zaten yaşayan ölüyüm , sahi yaşayan ölü ne demek . Bir insan kaç defa ölebilir ki hayatında işte burada da yine karşımıza çıkıyor o klasik laf ; 
Sevdiklerim benden teker teker giderken her biri bir parçamı alıp götürdü yaşayan ölüden farkım kalmadı. 
Cidden ölüm kelimesi bu kadar kolay dile alınabiliyormu ? Unutulmuş sanırım hayat adı verilen savaşta tutunma çabası yada kolay yoldan vazgeçip boğulmak...
Büyüme çağına adım atmıştır insan adı verilen mahlûk öğrenmeye başlar iyi kötü kavgasını dolmaya başlar yavaş yavaş bütün yorgunluk ve stresin getirdiği hüzün ile mutluluk ile ve en önemlisi kendisini koca bir yanlızlığa itecek olan sevgi ve özlem duygusunu . Tamda bu noktadan sonra yerine oturuyor bazı taşlar ona öğrettikleri gibi olmadığını iyinin kötü kötünün de iyi olduğunu neyseki çok geç öğrenmeye başlıyor hayatının baharında. Neden mi neyseki çok geç kelimesi ? Çünkü zamanında düşüne bilme yetisine sahipti ve kullanmamayı seçti. Ee buda hayat adı verilen yaşam savaşının bir öğretisi değil miydi? 
Büyümüştür artık küçük sandıkları insan fakat bi sorun vardı çok değer verdiği ailesi yanında yoktu . Çünkü yaşam adı verilen tutunma çabasında güçleri tükenmişti ve kazanmışlardı ebedi rahatlığı ama iyi ama kötü öğretmişlerdi bişeyleri ama onlarda öğrenmişlerdi bazı şeyleri en büyük öğretmen olan yaşam dan . Ama işin hüzün verici tarafında şöyle bi zıtlık hakimdi ;
Geride bıraktıkları hüzünlü insanın yaşam adı verilen hayat havuzunda daha çok dibe batacağı bir duyguyla bıraktıkları. Evet yaşayan ölü dediler şimdi. Kaç insan ailesi yanında yokken yaşam adı verilen hayat okyanusunda batmayı tercih etti . Durun ben söyliyeyim içlerindeki o koskocaman boşluklarla ayrılığın getirdiği o koca hüzünle özlem ile devam ettikleri hayatlarına bi nevi bile olsa bir nefes alma isteğiyle yaşam savaşına kaldıkları yerlerden devam ettikleri gibi içlerindeki yaraların her geçen gün daha çok büyüdüklerine şahit oldular . Aslında göründüğü kadar kolay değil o insan için. Ama diğer tarafta hiç bir şey yapmadan yüzmeye çalışanlar ... 
Apayrı bir dünya bizler dünyayı bir ve tek olarak biliyoruz ama öyle değil işte denizin üstü olduğu gibi altıda var . Üstünde yakıcı güneş tıpkı hayatımızdaki sahte dostlar gibi gözümüzü kör edercesine yalanlarıyla, diğer tarafta uçsuz bucaksız dipsiz bir okyanus tabanı gibi her geçen gün dibe çekmeye çalışan oyunlar . Ve bir anda yaşlanmıştır , çoktan evlenmiştir. Artık ölümün kollarına bir adım daha yaklaşmıştır tıpkı her geçen saniye gibi . Yürüdüğü yolu şöyle bir gözden geçirmiştir ve zamanında dediği söz aklına gelmiştir...
Hayatın getirdiği yorgunluktan zevk almaya başlamıştır çünkü biliyordur bir saniye sonra öleceğini... Bir çoğumuzun hayatıda böyledir işte tam bitti derken başlıyor . Hayatın en büyük öğretisi bu değil mi aslında,  hani çok güçlüydük,  hani bir an bile olsun savaşmaktan çabalamaktan vazgeçmeyecektik ... bütün ömrünü neden bir insan bir başkası için harcar . Ki en acısıda o ki ömrünü harcadığı insan ona küstür . Ne garip degilmi ? Başında söz vermiştir yapmıyacaktır ama hayatın oyununa gelerek söylediklerinin tam tersini yapmıştır. Kendini avutmak kolaydır insan için. Avutmak Iyidir aslında çünkü bir süre sonra öğretir neyin iyi neyin kötü olduğunu... Ee zamanında öğrenmişti nede olsa iyi bildiğinin kötü,  kötü bildiğinin ise iyi olduğunu. O anda içinde bir yangın daha başlar işte asıl avutmak o oluyor tam çaresiz hissettiği anda yanıyor içi tıpkı kaynayan bir volkanmışcasına ama şöyle de bir sorunu vardır bu avutmak bir süre sonra içeriden onu bitireceğini de bilir ona rağmen avutmaya devam eder taki her şeyden vazgeçip hayatini düzene koyana kadar ... sizce geçermi acısı ? Çünkü telafisi olmayabiliyor hayatin tamam yüzüyor insan hayat adı verilen okyanusta ama sadece ondan başka kimsenin olmadığını unutmuyor mu ? Bir dalga sürüklemez mi çok çabalayan insanı ama hayatın güzel bir gerçeğide budur ya ne kadar çabalarsanız mutlaka bir kuvvet vuracaktır insanı en sıkıldığı en bıktığı anda ama ne güçlüdür ki en bıktığı anda daha çok çabalayan . Işte asıl kazanan onlar değil midir?

0 yorum: